BU MEKAN MALESEF KAPANMIŞTIR.
Fakat ünlü şef Rudolf Van Nunnen’ın sunmuş olduğu lezzetleri sizlerle paylaşmak adına sayfasını tutuyorum.
Karaköy’de tramvay caddesinin üzerinde yepyeni ve süper dizayn edilmiş 10 Karaköy A Morgans Original’ın içinde keşfedilmesi gereken yeni ve tarz bir restoran var. İsmi Rudolf. Gastronomik zelzele etkisi yaratan etkileyici tatları, zengin bir şarap kavı, kendilerine ait ödüllü şarapları, göz dolduran fantastik sunumları, rafine, saf ve salt lezzet vaat eden yemekleri ve özenli servisiyle uzun ve keyifli bir yemeğin tadını tam manasıyla çıkartabileceğiniz şık ve özel bir mekan Rudolf.
Dünyaca ünlü ve bol ödüllü Hollandalı şef Rudolf Van Nunen’ın 21 yıldır yaşadığı Türkiye’de Çırağan ve Swiss Hotel gibi hatrı sayılır mutfaklarda bulunduktan sonra kendi ismiyle açtığı ilk restoranı olan Rudolf, Akdeniz ve dünya mutfağından lezzetlere yer veriyor. Rudolf’u, “duyguların hayat bulduğu, ruhunuzun yenilendiği, günün tamamında her öğüne tat ve duygu katmaya kendini adamış bir mekan” olarak tanımlayan başarılı şef Rudolf Van Nunen, mutfak serüvenine böylece kendi restoran konseptinde devam ediyor.
Fransız, Hollanda, Alman, İngiliz, Türk, Endonezya, Thai ve Cajun mutfakları konusunda deneyimlere ve bolca ödüle sahip olan Rudolf Van Nunen, mekanında Türk damak tadına uygun lezzetler sunmayı hedeflerken slow food konsepti ile hizmet ediyor. Nedir Slow Food? Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir millet olan, Starbucks ve McDonald’s gibi zincirleri bile sınırlarında kolay kolay kabul etmeyen İtalya’da fast food’un toplum ve yaşam üzerine olumsuz etkilerine bir tepki olarak 1986 yılında başlayan ve tüm dünyaya yayılan, türkiyede de desteklenen yerel yemeklerin yerel malzemelerle pişirilmesini amaçlayan, orijinal lezzetlerin kaybolmasına engel olmaya çalışan bir harekettir. Ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden bu hareket takdire şayan.
Doğallık ve lezzetin ön planda olduğu menüsüyle beğeni toplayan Rudolf, modern iç dekorasyonuyla da dikkat çekiyor. Duvarlara ruh veren tabloların hepsi iyi ressamların sanat eserleri. Aslına bakarsanız Karaköy10 zaten başlı başına çok ince ve ayrıntılı düşünülmüş harika bir konsept. Bu konseptle çok güzel bütünleşmiş olan mekan sade, şık ve özenli.
Restoran menüsünü her 3 ayda bir mevsimsel olarak değiştirecek olan deneyimli şef Rudolf Van Nunen, mutfağa verdiği önemi kendi restoranında her fırsatta gözler önüne seriyor. Ev yapımı ekmek ve pastalar, yöresel peynirler gibi daha birçok lezzet, doğallığı simgeleyen Rudolf’ta misafirleri tazeliyor. Uzun çalışmalar sonucu oluşturulan geniş şarap kavıyla da adından söz ettiren mekanda “Riedel” odasında uluslararası ödüllü şaraplar bulunuyor. Otelin teras katında konumlanan ‘’ON10’’ adlı lounge & bar ise panoramik İstanbul ve Boğaz manzarası eşliğinde içkisini yudumlamak isteyenlere hitap ediyor. İş çıkışlarında Karaköy’de keyif yapmak isteyenler için ideal.
Restorana ait Rudolf Masası adında çok şık bir bölüm bulunuyor. Renkler, objeler, menünün ötesinde sınırsız farklı lezzetler, ışık harmonisi, tiyatro tarzı eğlence de sunan, buna göre dizayn edilmiş bir alan, müzik ve kokusu ile büyüleyici bir atmosfer yaratmışlar. 15-38 kişilik oturma düzeni, 80 kişilik kokteyl alanı ile özel etkinlikleriniz, toplantılarınız, davet ve kutlamalarınız için keyifli ve elegan bir seçim olacaktır.
Başlangıçlarda öne çıkan Kiraz Ağacında Füme Edilmiş Somon Füme, altın Yaprak İle oldukça şaşalı ve havalı bir görüntüye sahip. Mango salatası, sebze cipsleri ve avokado salatasıyla beraber sunuluyor. Altın gibi parlayan bu somona gerçekten bayıldım. 43 TL. Şef aynı tabakta bir diğer başlangıç olan Merlot Şarabında Poşe Edilmiş Ahtapot Carpaccio’yu da denettirdi. Kırmızı biber, Frenk soğanı ve kişniş ile sunulan carpaccio gerçekten mükemmeldi. 40 TL.
Hemen ardından gelen mikro yeşillikli Deniz Tarağı adeta lokum gibiydi. Altındaki kırmızı kinoa ile bütünlüğü çok hoştu. Üzerindeki, şefin özel limon sosu harika bir lezzet vermişti. Bol rokayla gelen Kuzu Bonfile Dilimleri Salatası görseli kadar lezzetliydi, içine bolca serpiştirilen dut ve nar bir ete bu kadar güzel eşlik edemezdi. Narın etle ve salatayla uyumuna oldum olası bayılmışımdır. İçi yeşillik dolu olan kabı yukarı kaldırdığınızda etin üzerine dağılan bu salata hem iştah açıcı, hem de gelmekte olan süper ana yemek tabaklarına hazırlayıcı hoş bir etki yarattı. 38 TL.
Dumanı tüten bir çaydanlığın üzerinde gelen Levrek Şiş ve onu yedikten sonra altından çıkan sürpriz Balık Çorbası enfesti. Tadı damakta kalacak ve doyamayacağınız cinsten! Normalde balık çorbası ayrı sunuluyor, çaydanlığın içinde esasen yeşil çay oluyormuş. Fakat şef iki lezzeti de tatmamı istediği için küçük bir dokunuşla muhteşem bir uyum yaratmış. Gerçekten etkileyici bir lezzetti.
Ana Yemek kısmında hem et hem balık bir arada geldi. İnanın hangisinin daha güzel olduğuna karar veremedim. Yedikçe yiyesim geldi. Antep fıstığı ile kaplı, altı tatlı patates ve fasulye bazlı ‘’Tekirdağ’’ Kuzu Sırtı’ndan bir çatal yediğimde aklım ve kalbim onda kalıyor, diğer tabaktaki Mersin Balığı’ndan bir çatal aldığımdaysa gönlüm hemen ona kayıyordu. İki tabaktan hangisini daha lezzetli bulduğuma bu kadar karar veremediğim nadir durumlardan birini deneyimledim ana yemek kısmında. Dömi glas sos (demi glace) ile sunulan Kuzu sırtı fıstıkla o kadar güzel uyum sağlamıştı ki müthiş bir lezzetti. 80 TL. Ağır ateşte pişmiş Mersin Balığının altındaki pancar konfili tek kelimeyle mükemmeldi. Balığa en uygun soslardan biri olan miso sos ile servis edildi. Bu sosun yapımında temel olan ‘’Miso’’ soya fasülyesi, pirinç, arpa, deniz tuzu ve koji adlı mantarın fermente edilmesi ile hazırlanan japonlara özgü bir yiyecektir. 73 TL.
Ana yemeklerde ‘’Ru-Ra’’ Siyah Morina Balığı Yahnisi soya ve susamlı ıspanak kökleri, yaban pirinci timbal, limon otlu miso sosuyla harika bir seçim olabilir. Kış trüf mantarıyla yapılan, kırmızı pirinçli kabak rulosu ve porcini yahnisi ile sunulan muhteşem bir Porchini Risotto da denenebilir. Kabak ezmesi, kırmızı pirinç timbal, zenefil ve Hindistan cevizi esansıyla ‘’Jo-Jo’’ Ege Olta Levreği ve Fasulye, çıtır kadayıf, demirhindi ve nar esansıyla bütünleştirilmiş Ördek Confit de tatmanız gereken lezzetler arasında yer alabilir.
Tatlılarda: Türk Kahvesi Brulee bademli bisküvi çarkıfelek meyveli sorbe ve poşe kayısıyla sunulan enteresan bir lezzet. 30 TL. Rudolf usulü %74 Çikolatalı Cheese Cake muhakkak denenmesi gerekenler arasında. Zencefil, ‘’Confit’’ 24 ayar altın yaprak ve Madagascar vanilyalı dondurmayla sunulan oldukça havalı bir tatlı. 37 TL. Van Gogh tablosuna benzeyen adeta bir sanat eseri gibi tasarlanmış ‘’Van Gogh’’ adlı tatlı Hollandalı şef Rudolf’ün onunla aynı köyden gelen Van Gogh’a ithafen yaratmış olduğu çok özel ve güzel bir tabak. 35 TL. Koskocaman bir bomba gibi gelen ‘’Çikolata Dünyası’’ ise hem sunumu hem içeriğiyle hiçbiryerde bulamayacağınız türden bir şey. Koca bir çikolata küresi sıcak baileys sos dökülerek çökertiliyor sonra içinde çok ayrı bir dünya çıkıyor. O dünyanın içinde nane parfeli bademli tart, mevsim meyveleri ve kırmızı biber bezesi bulunuyor. 39TL
Karşılama- *****
Servis- *****
Menü- *****
Dekor- *****
Ambiyans- *****
Fiyat- *****
Hijyen- *****
Sporcu dostluğu- *****
Bizi instagramdan takip edebilirsiniz: geccemekan
Şahsi instagam adresim: berrakberroo
Mekan videolarını izleyebileceğiniz Youtube Kanalım (Berrak Mekanlarda) :
Bu mekan ile ilgili videomu youtube kanalımda izleyebilirsiniz.