Şehirler, Seyahat Günlüğü

Prag – Çekya’nın Başkenti – Dünyanın En Romantik Şehri

Yılın en sevdiğim zamanları pek çok Avrupa şehrinin ışıl ışıl süslendiği, karlar altında masal gibi göründüğü kasım ve aralık ayları oluyor. Keşke daha uzun sürse dediğim adeta doyamadığım bu harika dönemde kurulan Noel marketleri ile meşhur şehirler arasında Prag da var. Öncü otomobil markalarından Çekya doğumlu Skoda’nın davetlisi olarak güzel bir Prag gezimiz oldu. Hem Skoda’nın müzesini gezdik hem şehrin her köşesini keşfettik hem de harika bir yeni yıl yemeği yiyerek 2023’e veda ettik.

Şimdi Prag ile ilgili bilmeniz gerekenleri, gezmeniz gereken yerleri, konaklama ve restoranlarla ilgili detayları anlatmaya başlıyorum. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. Neden mi? Başlıyorum anlatmaya…

Prag her köşesinde Gotik, Rönesans ve Barok mimariyle inşa edilmiş ve günümüze kadar hiç bozulmadan gelebilmiş birbirinden güzel ve görkemli binaların sıralandığı meydanları, açık hava müzesini andıran etkileyici sokakları, yüksek kaleleri, köprüleri, köprüler üzerindeki heykelleri, tarihi eski şehir meydanının kendine özgü ihtişamıyla baş döndüren bir şehir. 

Prag, ikinci dünya savaşında da hasar görmediği için günümüze ulaşmış en güzel Ortaçağ şehri olarak Unesco listesine girmiş.

Sadece tarih ve mimarisiyle değil eğlenceli gece hayatıyla da Avrupa’da en dikkat çeken şehirler arasında.

Orta çağdan bu yana şehrin en önemli mimari ve kültürel mirasının yer aldığı Old Town (Eski Kent), Mala Strana (Azınlıklar Bölgesi) ve New Town (Yeni Kent) bölgeleri Prag’da gezilecek önemli noktalar. Şehir yürüyerek yada tramvaylarla gezmek açısından oldukça rahat.

Şehrin tarihi kısmı 1.bölge olarak anılıyor, Prag kalesi bölgesi (Hradcany) başlayıp Cumhuriyet meydanı (Namesty republiky) ile sonlanan ve Kral yolu olarak adlandırılan, yaklaşık 3 kilometrelik rotayı yürüdüğünüzde şehrin tüm önemli yapılarını görmüş olursunuz.

Prag kalesi ve Aziz Vitus Katedrali, Strahov manastırı ve Petrin kulesi, Küçük mahalle, Lennon duvarı, Charles köprüsü, eski şehir meydanı ve astronomik saat kulesi en önemli noktalar.

Görülmesi Gereken Önemli Noktaları Listeliyorum:

Prag kalesi – Hradcany Bölgesi

Aziz Vitus Katedrali

Altın Sokak ve Kafka evi

Kafka Müzesi ve Küçük Mahalle (Mala Strana)

John Lennon Duvarı ve Kampa Parkı

Charles Köprüsü (Karluv most)

Nazım Hikmet’in kafesi

Dans eden ev (Tancisi dum) 

Eski Şehir Meydanı (Staremesto namesty)

Astronomik Saat Kulesi (Orlej)

Tyn Kilisesi ve Jan Hus Anıtı

Barut Kulesi ve eski belediye binası (Obecni Dum)

Paris caddesi ve Yahudi Mahallesi

Vaslav meydanı (Vaslavske namesty)

Cumhuriyet Meydanı (Namesty republiky)

Eski Şehir Meydanı (Staremesto Namesty)

Gezmeye ilk başlanacak yer olan ‘’Eski Kent Meydanı’’, 14. yüzyıldan bu yana şehrin simgesi olarak kabul ediliyor. Ortaçağdan kalma Prag Astronomik Saati, 14. yüzyılda inşa edilen Eski Belediye Sarayı, 18. yüzyılda yanmış Gotik bir yapının üzerine inşa edilmiş Barok tarzdaki St Nicholas Kilisesi gibi önemli tarihi yapılar da burada yer alıyor.

Ayrıca ‘’Tyn Kilisesi’’, Eski Şehir Meydanı’nın en karakteristik kiliselerinden biri ve Prag’ın en ünlü mekânları arasında yer alıyor.

Tyn Kilisesi ve Jan Hus Anıtı

Astronomik saat kulesinin karşısındaki çift kuleli yapı ‘’Our Lady Before Tyn’’ kilisesidir. 

Týn Kilisesi, 80 metrelik kuleleriyle şehrin neredeyse her yerinden görülebilen Gotik bir kilise. Stare Mesto Meydanında yer alan kilise 11. yüzyılda şehre gelen tüccarlar için Meryem Ana’ya ithafen yapılmış ve yapımı uzun yıllar da sürmüş. Bu nedenle mimarisinde Gotik, Barok ve Rönesans etkilerini bir arada görebiliyorsunuz.

Vatikan Katolik kilisesinin ortaçağ dönemindeki bağnaz uygulamalarına karşı çıkan, Charles üniversitesinin rektörü aydın bir din adamı Jan Hus’u destekleyenlerin merkez kilisesi olduğu söyleniyor. Haçlı orduları tarafından yakılarak öldürülen Jan Hus’un anıtı da eski şehir meydanının ortasında bulunuyor.

Kilisenin kulelerinden sağdaki kule daha kalın ve yüksek, soldaki kule daha narin ve kısa: Biri Adem’i diğeri ise Havva’yı yani kadın ile erkeği temsil ediyor. Kuleleri gece ışıklandırmalarıyla adeta bir masal şatosunu andırıyor. Disney’in dünyaca ünlü logosunda yer alan şatonun, Týn Kilisesinin kulelerinden ilham aldığı söyleniyor.

Özellikle dünyanın eril ve dişil taraflarının temsili olan bu kuleler, dönemin Gotik mimarisinin karakteristiği olarak ifade edilmektedir.

Dışarıdan etkileyici bir şekilde Gotik olmasına rağmen, kilisenin içi barok tarzda tasarlanmıştır. Kilisenin en ilginç yapılarından ikisi, Barok ustası Karel Škréta’nın Bakire ve Kutsal Üçlü ile ana sunağı ve II. Rudolf’un en ünlü saray bilim adamlarından biri olan Danimarkalı astronom Tycho Brahe’nin mezarıdır. Kilisenin güney duvarının iç tarafında iki küçük pencere bulunmaktadır. Günümüzde pencereler kapatılmış olsalar da bir zamanlar genç Franz Kafka’nın yaşadığı yeri görmektedir.

Kilisenin dış cephesinde, Týnská ulička’ya bakan kuzey köşesinin tepesinde Çarmıha Gerilme’yi gösteren ve IV. Charles’ın en sevdiği mimar Peter Parler tarafından oyulmuş, 14. yüzyıldan kalma dikkat çekici bir eser yer almaktadır.

Barut Kulesi (Powder Tower)

Prag’ın eski şehir merkezinde yer alan 13 şehir kapısından biri olan Barut Kulesi (Powder Tower) da Stare Mesto’da görülecek yerler arasında. Barut Kulesinin mimarisinde Charles Köprüsünde yer alan Old Town Bridge Kulesinden esinlenilmiş. Savunma kulesi gibi görünmesine rağmen şehre estetik bir giriş kapısı kazandırmak amacıyla. Prag silüetinin en belirgin yapılarından biri.

Astronomik Saat

Efsaneye göre 15. yüzyılda Prag için bu saati yapan saat ustası olan Mikuláš’a birçok yabancı ülkeden saat yapması için teklifler gelmiştir. Her bir ülke kendi şehir meydanına muhteşem bir astronomik saat yerleştirmek istemiştir.

Meclis Üyeleri, Mikuláš’ın başka bir ülke için daha iyi, büyük ve güzel bir saat inşa etmesinden korkmuş ve olası durumu önlemek için sanatçının gözlerine mil çekerek kör etmişlerdir. Buna karşılık deliye dönen Mikuláš’, kendisini yapmış olduğu olağanüstü Astronomik Saat’ten atarak dişlileri arasında hayatına son vermiştir. Mikuláš hayatını kaybederken saati de lanetlemiştir. Bozulan saati düzeltmeye çalışan herkesin ya delirmesini ya da ölmesini dilemiştir. Saat, 1410’daki yapılışından bu yana birçok kez değiştirilmiş, tahrip edilmiş ve onarılmıştır. Fakat saatçinin laneti kimseye işlememiştir.

Astronomik Saat’in Özellikleri

Astronomik Saat, 350 parçadan oluşmaktadır. Bu parçaların büyük bir kısmı Orta Çağ’dan kalmadır. Saat; tarihi, Güneş ve Ay döngüleri ile konumlarını, batış saatlerini ve Hristiyanlığın kutsal günlerini göstermektedir.

Saatin dışında dairede rakamlarla dönen eski orta Avrupa saati, iç sırada roma rakamlarıyla dönen bugünde kullandığımız saat, en içte elips şeklinde üzerinde İbranice semboller olan ve diğer saatlerde bağımsız hareket eden Babil saati veya güneş saatidir. Güneşin konumuna göre hareket eder. Her saat başı üzerindeki 2 pencere açılır, arkasından 12 tane küçük heykelcik geçer. Bunlar İsa’nın 12 havarilerini temsil etmektedir, aynı anda saatin sağında ve solundaki dört heykel de hareket eder. 15 saniye kadar süren bu animasyon 600 yıl öncesi için inanılması güç bir icattır.

Astronomik saatteki semboller:

Saatin yanındaki üstteki ve alttaki dörder heykelin anlamları vardır, alttakiler insanlarda olması beklenen iyi özellikler, dine, bilime, adalete, astronomiye inanç.

Üsttekiler de kötü özellikleri, kibir, cimrilik, yaşama karşı isteksizlik, zevke sefaya düşkünlüğü ifade eder. 

Saatin altındaki büyük daire takvimdir, içinde küçük 12 daire ayları, iç sırada burç sembolleri, en dışta takvim isimleri, dairenin ortasındaki üç kuleli sembolde günümüze kadar hala kullanılan Prag belediyesinin armasıdır. 

Astronomik Saat’i çevreleyen dört figür bulunmaktadır. Bu figürler sembolik olmakla birlikte kibir (ayna tutan adam), açgözlülük (para çantası olan bir iş adamı), ölüm (kum saatli bir iskelet) ve savurganlığı (mandolin çalan bir Türk prensi) temsil etmektedir. Her saat başında yandaki paneller açılmakta ve bu figürler dans etmeye başlamaktadır. Kibirli adam aynaya bakarak, açgözlü adam çantasını hareket ettirerek, iskelet kum saatini sallayarak ve abartılı adam başını hareket ettirerek dans figürleri sergilemektedir.

Bütün bu gösteri, panellerin açıldığı ve figürlerin birer birer göründüğü havarilerin alayı ile aynı anda gerçekleşmektedir. Sol pencerede kılıcı ve kitabıyla St. Paul, ardından St. Thomas, St. Jude Thaddeus, St. Simon, St Bartholomew ve St. Barnaby görünmektedir. Sağ pencerede; cennetin krallığının anahtarlarıyla birlikte Aziz Petrus ardından Aziz Matthias, Aziz John, Aziz Andrew ve Aziz James yer almaktadır. Paneller kapandığında, bir horoz ötmekte, ardından çanlar çalmakta ve gösteri sona ermektedir.

Prag kalesi – Hradcany Bölgesi

14. yüzyılda Kutsal Roma İmparatoru IV. Charles tarafından yaptırılan Prag Kalesi (Hradcani), St Vitus Katedrali, Charles Köprüsü ve çok sayıda kilise ve saray kompleksi bugün UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Prag Kalesi, kentin en eski yerleşim yerinde yer alan dünyanın en büyük ve en görkemli kalesi. İnşa edildiği 880’den bu yana kentin siluetinin önemli bir parçası. Yapımına ahşap bir bina olarak başlanan kale, sonraki yıllarda yapılan eklemelerle oldukça kompleks yapıya dönüşmüş.

Önemli ressamların eserlerine ev sahipliği yapan Lobkowicz Sarayı, uzun süre hapishane olarak kullanılan Daliborka Kulesi, 920’de inşa edilmiş ve günümüzde Prag Ulusal Sanat Galerisi olarak kullanılan en eski kilise St. George Bazilikası ve halen resmi kurumların yer aldığı Eski Kraliyet Sarayı da Kale Bölgesinde görülecek yerler arasında.

Prag Ulusal Galeri (Národní galerie v Praze) Avrupa’nın en önemli sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Monet ve Picasso gibi sanatçıların tablolarının yanı sıra Çek sanatçıların eserlerine de yer verilen koleksiyonda, fotoğraf, moda, heykel ve karışık sanat uygulamaları da sergileniyor.

Prag Kalesinin giriş kapısında her saat başı nöbet değişim töreni yapılıyor. İzlemek enteresan olabilir. Ayrıca ünlü yazar Kafka’nın da bir zamanlar çalıştığı Altın Sokak (Golden Lane) da görülesi bir Orta Çağ sokağı.

*Guinness Rekorlar Kitabı’na göre, Prag Kalesi, dünyanın en büyük antik kalesi.

Aziz Vitus Katedrali 

Çekya’nın en büyük katedrali olan Aziz Vitus Katedrali, Kale bölgesinde yükselen devasa bir yapı. Prag’ın birçok noktasından net bir şekilde görülen St. Vitus Katedralinin 96 m uzunluğundaki kulesine çıktığınızda (279 basamak) şahane bir manzara görebiliyorsunuz. 

Neo-Gotik tarzın yanı sıra Rönesans ve Barok tarzına ait özellikleri de taşıyan bir mimariye sahip. Kral 4. Charles’ın ‘Dinde daha güçlü olma’ isteğiyle 1344’te yapımına başlanan katedralin inşası tam 585 yıl sürmüş.

Kralların taç giyme merasimlerinin yapıldığı yer olduğundan Prag tarihinde önemli bir yere sahip. Mimarisinde dikkat çeken çirkin suratlı ejderha heykellerinin katedrali kötü ruhlardan koruduğuna inanılıyor. Yapan heykeltıraşın çok çektiği kayınvalidesini betimlediği söyleniyor.

Ünlü Çek ressam Alfons Mucha tarafından tamamlanan vitray süslemeli pencere ilgi çekici. 

Kafka Müzesi ve Küçük Mahalle (Mala Strana)

Prag’ın en eski mahallelerinden olan Mala Strana: Prag Kalesi ile Charles Köprüsü arasında kalan tarihi bölgeye deniyor. Barok mimari tarzında yapıların çokça bulunduğu sokaklarından keşfedilecek pek çok saray, kilise, meydan, park ve bahçelere ev sahipliği yapan şirin bir yer.

Burada yer alan çarpıcı yeşil kubbesiyle Barok kilise St. Nicholas Kilisesi ve kilisenin yan tarafındaki çan kulesi de ziyaret edilebilir.

Mala Strana’nın en ünlü adresi ise 1980’de vefat eden Beatles’ın efsanevi solisti John Lennon’ın anısına yapılan, üzerinde şarkı sözlerinin ve çeşitli grafitilerin yer aldığı John Lennon Duvarı. İşin enteresan kısmı John Lennon’un hiç Prag’a gitmemiş olmasına rağmen orada onun adına bir duvar olması.

Charles Köprüsü (Karluv Most)

Şehrin simgesi haline gelen Charles Bridge (Karl Köprüsü), Vltava Nehri üzerine inşa edilmiştir. 14. yüzyılda Kral IV. Karl tarafından yaptırılan köprü 520 metre uzunluğa sahip. 1600’lerden 1800’lü yıllara kadar Katoliklerin heykel merakı nedeniyle her iki yakasını on beşer heykelin süslediği oldukça görkemli bir yer.

Bunlardan en dikkat çekeni ise St. John Nepomuk heykeli. Efsaneye göre, kraliçenin en yakın azizi Nepomuk, kralın kıskançlık hışmına uğruyor ve bu köprüden aşağı atılıyor. 10 gün kadar sonra nehrin suları çekiliyor ve Aziz Nepomuk’un hiç bozulmamış cesedini köprünün ayaklarının arasında yerde yatar vaziyette başının etrafında 5 yıldızlı bir halde ortaya çıkıyor. Halk bunu görünce Aziz Nepomuk’a haksızlık yapıldığına inanıyor ve onu nehrin ve köprünün koruyucusu olarak aziz ilan ediyor.

Bir diğer anlatıma göre: Nepomuklu John’un işkence görmüş bedeni Charles Köprüsü’nden aşağı atıldıktan kısa bir süre sonra yapının kemerlerinden biri çökmüştür. O günden sonra köprüyü onarmak için yapılan her girişim gizemli bir şekilde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Diğer efsane ise Karl Köprüsü’nde görülen bir haç ile ilgilidir. Rivayete göre, ölüm cezasına çarptırılan hükümlülerin köprüden geçerken diz çöküp dua etmelerine izin verilirmiş. Buna göre haçı görenlerin ölüm sonrasında azap göreceğine inanılırmış.

Köprüdeki diğer önemli bir heykel de o dönemde Osmanlı’ya karşı duyulan korkuyu gösteriyor. Heykelde, tespih çeken Osmanlı gardiyanı neşeli şekilde zindanın kapısında beklerken, yukarıdaki üç Aziz içerideki Hristiyan esirleri kurtarmaya çalışır şekilde resmediliyor. Sadece yayalara açık olan köprünün her bir tarafı sokak satıcıları, dilenciler ve müzisyenlerle dolu.

Josefov adıyla bilinen eski Yahudi mahallesi, Charles Köprüsünden kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunuyor. 11 yüzyıldan bu yana Praglı Yahudi vatandaşlarının yaşadığı tarihi bölgede sinagoglar var.

Efsaneye göre: Karl Köprüsü’nün ilk taşını eski Çek kralı IV. Karl, 9 Temmuz 1357, saat 5:31’de koymuş. Asıl garip olan ise bu bilgilerin birleşiminden oluşan Polindromik sayı dizisi: 135797531 sayısının soldan sağa artışı ile sağdan sola artışı aynı. Bu sayılar köprünün 1357’de 9 Temmuz’da (7) saat 5.31’deyapıldığını bize veriyor. Halk bu köprünün sivri uçları sebebiyle hayalet çektiğini ve perili olduğunu düşünüyor.

Vaclav Meydanı (Václavské náměstí)

Prag’ın iki ana meydanından biri. Sdını Bohemya Dükü I. Vaclav’dan almış. Alışveriş için ideal. Kral IV. Karl tarafından 1348’de at pazarı olarak düzenlenen meydan, aslında meydandan çok tipik bir bulvarı andırıyor. Mağazaların yanı sıra pek çok bar, gece kulübü, restoran, otel ve bankanın bulunduğu meydan, bu özelliğiyle kentin eğlence, ticaret ve finans merkezi.

Dans Eden Ev

‘’Binaya dans eden ev denilmesinin nedeni ise dış cephesinin adeta dans edermişçesine dönüyormuş gibi narin ve hareketli görünüyor olması.’’

‘’Yapının başka bir ismi ise “Sarhoş Ev”. Ayrıca bina Yin-Yang’ı da temsil ediyor.’’

Çek Mimar Vlado Milunic ve Kanadalı Mimar Frank Gehry’nin imzasını taşıyor. Yapımına 1992 yılında başlanan yapı, 1996 yılında tamamlanmış. Hollandalı ING Bank’ın Prag’a yeni bir görsel ikon yaratma fikrini paylaştığı mimarlar yapıyı tasarlarken dünyaca ünlü Amerikan dansçı çift Fred Astaire ve Ginger Rogers’ın dans figürlerinden ilham almış. Açıldığı ilk yıllarda dansçılara ithafen ‘Fred and Ginger’ ismiyle anılan yapı ünü artıkça Dans Eden Ev anlamına gelen ‘Dancing House’ ismini almış.

Prag kent merkezinde Barok, Gotik ve Art Nouveau mimarisine sahip birçok tarihi yapının bulunduğu bir bölgede böyle ilginç tasarıma sahip bir binanın yapılması fikri bile Praglılar arasında tartışma yaratmış. Şehrin tarihi ve geleneksel dokusuna uyum göstermediği ve estetiği bozduğu gibi gerekçelerle tepki çeken binanın şekli ve eğri duruşu nedeniyle bazı Praglıların ‘Sarhoş Ev’ dediği binanın inşa süreci tüm tepkilere rağmen dönemin başbakanı Haclav Havel’in çabalarıyla bitirilmiş.

Dans Eden Ev’in tarzı, dekonstrüktivist (Yeni Barok) mimaridir. “Dans Eden” şekli itibari ile bina, her biri farklı tasarım ve boyutta olan 99 beton panel tarafından desteklenmektedir. Binanın tepesinde, Mary lakaplı metalden büyük ve bükülmüş bir yapı bulunmaktadır.

Bina iki merkezi yapıdan oluşuyor ve toplamda 5 bin 400 metrekarelik kullanım alanına sahip. Bina şuan otel, ofisler, restoran, modern sanat eserlerinin sergilendiği galeri ve konferans merkezine ev sahipliği yapıyor. 

Büyük bölümü uluslararası şirketlerin ofislerine ev sahipliği yapan Dans Eden Ev’in en üst katında Ginger & Fred isimli şık bir restoran bulunuyor. Prag’ın tarihi Orta Çağ kentini, Vltava Nehrinin nefis manzarasını izleyerek yemek yiyebilirsiniz.

Dans eden çiftin erkek tarafı bir kaya kulesi ile tasvir edilmiş. Kadın simgesi ise camdan yapılmış bir kule ile sembolize edilmiş. Erkek kulenin üstü hayali saçlarla kaplıdır. Tasarımın oluşumu Frank O. Gehry’e ait. İç mekanlar ise Çek kökenli İngiliz mimar Eva Jiřičná tarafından tasarlanmış.

Petrin Gözlem Kulesi

Petrin Gözlem Kulesi (Petřínská rozhledna), 63 metre yüksekliğinde, Prag’ın panoramik manzarasını sunan bir kule. Eyfel Kulesi‘nin küçük bir kopyası olsa da Eyfel’in beşte biri boyutlarında olmasına rağmen tepe üzerinde bulunduğundan, olduğundan daha yüksek görünüyor.

1891’de bir sergi için kullanılan raylardan inşa edilen kule, daha sonra 1930’larda Petrin Tepesine taşındı ve şehrin en önemli turistik merkezlerinden biri haline geldi. Günümüzde kulenin altındaki yokuştan, 30 dakikalık bir yürüyüşle ulaşım mümkün. Ayrıca kulenin tepesine çıkan 299 basamağı tırmanmadan önce füniküler treni tercih ederek de gidebilirsiniz. Kulede asansör ve bir de kafe bulunuyor.

Vaslav Meydanı (Vaclavske Namesty)

Prag’ın Taksim meydanı olarak tanımlayabileceğimiz Vaslav meydanı tarih boyunca tüm gösteri ve protestolara ev sahipliği yapmış, 1968’de komünizme karşı yapılan ilk protestolar sonucunda bu meydana giren Rus tanklarının altına kalarak can veren Çek gençleri için yapılan anıtları görebilirsiniz.

Meydan adını, meydanın diğer ucunda tarihi Ulusal müze binasının hemen önündeki at üzerindeki kralları Vaslav’ dan alır. Günümüzde clupları, casinolarıyla Prag gece hayatının en renkli olduğu bölgedir.

Vaslav meydanından düz devam ettiğinizde “Na Prikope” caddesi boyunca yürürseniz ikinci büyük meydanı “Namesti Republiky” yani cumhuriyet meydanına ulaşabilirsiniz. Bu bölgelerde alışveriş mağazalarını bulabilirsiniz.

Paris Caddesi ve Yahudi Mahallesi

Prag’ın Champs Elysesi diye tanımlanan, tüm meşhur marka mağazaların yer aldığı Paris caddesi eski şehir meydanı ile Vltava nehrini birbirine bağlar.

Yahudi mahallesi de burada yer alıyor. Prag bir dönem Avrupa’da en çok Yahudi nüfus barındıran şehirlerdendir.

Habsburg hanedanlığı döneminde neredeyse şehrin 1/4 ü yahudidir.  Toplamda Prag`da 6 tane sinagog mevcuttur, bunların en önemlisi Paris caddesi üzerindeki eski-yeni sinagogtur, Avrupa kıtasındaki en eski iki sinagogtan biridir.

Cumhuriyet Meydanı ( Namesty Republiky )

Prag’ın üçüncü büyük meydanı “Namesti Republiky” yani cumhuriyet meydanıdır. Cumhuriyet meydanında yine sizi Prag 1 bölgesinin en büyük alışveriş merkezi “Palladium” karşılayacaktır. Bu meydandaki görmeye değer yapılar Barut kapısı “Prasna Brana” ve Eski belediye binasıdır.

Barut Kulesi ve Eski Belediye Binası

Barut kapısı, eski şehrin başlangıç noktasıdır. Bazı haritalarda “powder tower” yani barut kulesi olarak adlandırılır, şehrin girişini koruma amaçlı yapılmış bu kulede barut da depolanmıştır.

Günübirlik gidilebilecek yerler:

Karlovy Vary

Terezin Nazi Toplama Kampı

Dresden (Almanya)

Cesky Krumlov

Kutna Hora

Viyana

Berlin

Alışveriş merkezleri:

Palladium cumhuriyet meydanı

Kotva

Bila Labut

Pansky pasaj

My Narodni (Kafka kafası)

Prag Gece Kulüpleri:

Lucerna music club

Duplex club

Nebe night club

Roxy club

Karlove lazne

Hangar bar

Dlouha barlar sokağında birçok ufak barlar

Goldfingers strip club

Meşhur Kafeler: 

Cafe Slavia (Nazım Hikmet)

Louvre cafe (Kafka)

Cafe Imperial

Cafe Savoy (Kahvaltısı)

Kavarna Lucerna

Prag Restoranlar:

Kogo Ristorante, çok başarılı bir İtalyan restoranı. Ambiyansı da çok hoş.

Mg Restaurant, inanılmaz başarılı yemekler sunan bir yer.

Obecni Dum

Marina Restaurant, harika bir Prag manzarası sunan nehire sıfır konumda yer alan biraz turistik ama yine de güzel ve keyifli bir restoran. Yemekleri de güzeldi.

Çek Gecesi

Ginger & Fred (Dancing House)

U Prince Hotel + Teras

Prag Hakkında Ek Bilgiler:

1- Birası ile ünlü olan Prag’da yaşayan yerliler her yıl kişi başı ortalama 155 litre bira tüketiyorlarmış. İnanılmaz yüksek bir rakam. Bu arada Prag’da halka açık yerlerde ve meydanlarda alkol tüketmek yasak.

Eski şehir merkezinde “U Sup” adında bir yerde bira tadımına gittik. Kendi ürettikleri biralardan değişik tatlar içeren bir tadım tepsisi sunuyor ve anlatımlı tadım yaptırıyorlar. Keyifliydi.

2- David Cerni ve Prag sokaklarını süsleyen anlam yüklü eserleri:

Prag sokaklarının her köşesinde heykellerine rastlayabileceğiniz meşhur Çek sanatçı David Cerni bu eserinde; kaderine boyun eğme kafanı hep yukarda tut demek istiyor.

Benim için unutulmaz bir hikayesi var bu eserin.

Şehri bize gezdiren rehberimiz bu heykelin bulunduğu bölgeye geldiğimizde bize yönelip şöyle dedi: “Burada bir heykel var hadi bulun onu.” Bakındık bakındık bakındık.. Bir türlü bulamadık. Kafamızı yukarı kaldırmamızı söyledi bir de baktık ki yüksek bir binanın tepesinde duruyor.

Düşünsenize: Hayatın hızlı akışında insanlar etrafındaki güzelliklerin yada şükredecekleri şeylerin farkında olmadan dümdüz yürüyüp duruyorlar. Halbuki kafalarını bir kaldırsalar ve gözlemleyebilseler kimbilir neler görecek ve ufuklarını nasıl açacaklar.

Bir pasaja giriyorsunuz ve ata ters binmiş bir adam görüyorsunuz. Ülkeyi milletçe ne hale getirdik demek istiyormuş.

3- Prag (Çek diliyle Praha) kapı eşiği demek. Slavların batıya açılan kapısı manasında bu isim verilmiş be şehirde pek çok kapı da bulunuyor tabi.

4- Petrin kulesinin yapım amacı ise demir çelikte iyi olduklarını göstermek içinmiş. Paris’teki Eiffel kulesine itafen yapılmış. Uzunlukları da aynıymış, öyle ki yapıldığı tepe bile buna göre hesaplanmış.

5- Çekya’da 14 şubat değil, 1 mayıs sevgililer günü olarak kutlanırmış. 30 nisan günü bir kiraz ağacının altında biriyle öpüşülmesi gerektiğine yoksa bir sene boyunca yalnız kalınacağına inanılırmış.

6- Noel dönemlerinde nostaljik tramway ile sıcak şarap eşliğinde tüm şehri gezebiliyorsunuz. Bu tabiki özel bir organizasyon, kendi kapalı grubunuza özel ayarlıyorsunuz. Bize bu sürprizi yapan Skoda idi. Prag’da en unutulmaz aktivite oldu.

Konaklama: 

Biz Almanac Hotel’de konakladık. Eski şehir merkezine yürüyüş mesafesinde, kahvaltısı gayet güzel, odaları geniş, temiz ve konforlu olan modern ve lüks bir otel. Çok memnun kaldım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir