13 Ekim 2022’de gerçekleşen “Hatay Coğrafi İşaretler ve Güvenli Gıda Zirvesi” nde konuşmacı olmak üzere Hatay’a gidecektim. Bu vesileyle özlediğim lezzetleri de doya doya tadayım diyerek iki gece üç günlük bir gezi organize ettim. İyi ki de etmişim.
“Ne İtalyan, ne Fransız, Ne Japon, Ne Meksika… En Güzel Mutfak Antakya’da!” derim her zaman..
Künefesi, kağıt kebabı, kireçte çıtır kabak tatlısı, biberli ekmeği, humusu, sac oruğu, boranisi, kaytaz böreği, aşuru, firik pilavı ve daha nice kendine has yöresel lezzetleriyle özellikle Gastronomi turizmiyle ön olana çıkan ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Unesco’nun gastronomi alanında ‘’Yaratıcı Şehirler Ağı’’ na dahil ettiği Hatay’ın kendine has 600 çeşit yemeği var..
Sabah kahvaltısında bol tereyağlı humus, bol zeytinyağlı bakla ezme beraberinde çıtır çıtır Antakya simidi veya tırnak pidesi ile güne başlayan çılgın iştahlı bir millet bu Hatay’lılar.
Mutfakları o kadar zengin, toprakları o kadar bereketli, sofraları o kadar göz doldurucu ki Coğrafi işaretli pek çok ürüne sahipler.
Medeniyetler Şehri; Hatay’ın coğrafi işaretlerinin konuşulduğu etkinlikle geleceğin sanayi, tarım, turizm çalışmalarına da köprüler kuruldu. Antakya Ticaret Odası, Hatay Kagid ve Güvenilir Ürün Platformu organizasyonu ile Güngör Ottoman Palace Antakya’da yapıldı.
Aslında yemeklerin şehri yoktur, coğrafyası vardır. O şehir bu şehir değil, o bölgenin birlik olması çok önemli. Yarışmak yada yarıştırmak değil uyum içinde bir bütün olmak, gelişmek ve geliştirmek gerek. Şehirlerimizin, yörelerimizin ve bu yörelerin kendine has ürünlerinin tescillendirilmesi, coğrafi işaret alıp bir nevi ihracat pazarında pasaport sahibi olması çok önemli. Şehirlerimizin, lezzetlerimizin tanıtımına daha fazla önem verilmesi şart. Hem yönetimlere hem üreticilere hem esnafa hem de halka bu bağlamda çok iş düşüyor. Ben kendi adıma bu noktada sosyal medya vasıtasıyla ulaşabildiğim kitlelere içerik olarak aktarma görevimi en iyi şekildw yapmaya çalışıyorum. Umarım herkes payına düşeni yapmak için elini taşın altına koyar ve hep beraber daha da güçlenerek yükseliriz.
Geleli Gezimize:
İki günlük geziye sığdırmak çok zor elbet ama ben size yapmanız gereken en önemli şeyleri bir solukta anlatacağım.
Antakya insanlığın ilk yerleşim yerlerinden biri olduğundan farklı kültür ve dini inançların bir arada yaşadığı birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış; Arap, Batı, Doğu kültürleri harmanlanarak bu zengin ve bereketli topraklarda servet gibi bir yemek kültürü oluşmuş. Komşu ülke ve Türkiye’nin diğer şehirlerinden de yemekler alarak daha da zenginleşmiş.
Antakya’da Nerede Kalınır?:
Önerim bu şehre hiç olmazsa en az iki gecenizi ayırmanız. Eski bir konaktan butik otele dönüştürülen, mistik ve tarihi dokusuyla ilgi çeken, Nest Boutique Hotel’de konakladık.
Otelin bulunduğu bina 1895 yılından kalma avlulu bir Antakya eviymiş. 2021 yılında titiz bir restorasyon çalışması sonucu tamamen el emeği ile doğal taşlar kullanılarak yenilenmiş ve otel haline getirilmiş.
Nest Antakya Dünya’nın en eski ve ilk ışıklandırılan caddesi olan Kurtuluş Caddesi’nde yer alıyor. Burası merkezi bir konum olduğundan rahatça gezme açısından çok avantajlı.
Katolik ve Ortodoks Kiliseleri, Anadolu’da yapılan ilk camii Habib-i Neccar Camii, Tarihi Eski Antakya Devlet Hastanesi, Tarihi Antakya Askeri Kışlası ile aynı cadde üzerinde bulunuyor.
Antakya Havaalanı’na 22 km, Otobüs Terminali’ne 5 km, Antakya’nın en büyük alışveriş merkezi Palladium’a 1 km, Prime Mall ‘a 5 km, Samandağı Titus Tünelleri’ne 30 km, Harbiye şellaleleri’ne 8 km, Dünya’nın ilk mağara kilisesi ve Hristiyanların Hac Yeri olan Saint Pierre Kilisesi’ne 3 km Katolik, Ortodoks Kilise’lerine ve Tarihi Uzun Çarşı’ya yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Böylece tüm gezilecek yerleri de sıralamış oldum sizlere…
Şehir merkezinde ferah temiz ve kaliteli bir şehir oteli ararsanız da Narin Hotel’i öneririm. Ayrıca orada bir sabah kahvaltı etme fırsatım oldu da yediğim en iyi kahvaltı ürünlerini orada yediğimi söyleyebilirim.
The Museum Hotel Antakya ise yeni açılan ve oldukça büyüleyici bir otel. Konaklamasanız bile muhakkak gezmeye gitmeniz gereken bir yer. Alt kısmı müze, yerin kat kat altlarından çıkan farklı medeniyetlere ait tüm izleri görebilirsiniz. Oldukça etkileneceksiniz.
Savon Hotel yıllardır Hatay’da bilinen en kaliteli en iyi otellerden biridir.
Güngör Ottoman Palace da ihtişamlı Osmanlı mimarisi ile göz dolduran bir otel.
Antakya’da Görülecek Yerler:
Antakya’nın coğrafi simgesi Asi Nehri… Ters aktığı için ismi Asi. Üzerindeki rüzgar gülleriyle Amanos Dağları, Apollon ve Defne hikayesinin geçtiği söylenen Harbiye’deki Şelaleler, ilk hristiyanlardan sayılan Habibi Neccar’ın türbesinin bulunduğu kliseden camiye çevrilmiş olan Habibi Neccar Camii, dünyanın en büyük arkeoloji müzesi, dünyanın en uzun çarşısı olan ve içinde her türlü ihtiyaca cevap veren sektör sektör kolların bulunduğu Uzun Çarşı, şehrin simgesi haline gelmiş olan, en lezzetli ‘’Haytalı’’ tatlısını yiyebileceğiniz Affan Kahvesi -kadınların da oturup vakit geçirebildiği tek kahve olması önemli, Antakya’nın yöresel lezzetlerinin çoğuna bir çırpıda vakıf olabileceğiniz başarılı lokanta Sultan Sofrası, kömür ateşinde yaptığı çıtır çıtır künefesiyle Çınaraltı Yusuf Usta Künefecisi, Uzun Çarşı’nın içinde sadece bakla ve humus yapan, bu konuda uzman olan Çayırcı Bakla ve Humus Salonu, biraz ilerisinde Kağıt Kebabını tadabileceğiniz meşhur Pöç Kasabı, acısı konusunda herkesin uyardığı, mekanın bile girer girmez ikazda bulunduğu sadece tavuk döner yapan usta mekan Kebo, hoş mezeleri, bu mezelere eşlik eden güzel şarapları, tarihi ve mistik atmosferiyle acele etmeden zevkine vararak şık bir yemek yiyebileceğiniz ve bazı akşamlar da canlı müzik olan restoran olan Sveyka, heryerde künefe ve humus yedikten sonra kesin kes en iyisini yapıyor olduklarına karar verdiğim, peynirli irmik helvası için yirmi kere daha gidebileceğim, Amanos Dağları’ndaki müthiş gün batımını huzurla izleyeceğiniz en keyifli mekan Kule Restoran, Eski Antakya sokaklarında tarihi bir konağın avlusunda yöreye has yemekler sunan Konak Restaurant da Antakya’da gidilmesi şart olan yerlerdir.
Anadolu’nun ilk camii olan Habib-i Neccar Camii Antakya’nın 638 yılında Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilmiş ve Müslümanlık Anadolu’ya buradan yayılmaya başlamıştır. Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul edilir.
Hz. İsa’nın Havarilerine ilk inanan Habib-i Neccar bir inanç abidesi ve Kuran-ı Kerimde Yasin suresinde övülen bir şehittir. Mezarı da bu camide bulunmaktadır. Çok tanrılı dönemde Roma halkını Allah’a inanmaları için Antakya’ya iknaya Hz. İsa tarafından gönderilen elçiler Yuhanna, Pavlos ve Şemun Safa’nın da mezarları cami içinde yer aldığına inanılmakta ve kabirleri bulunmaktadır.
Rivayete göre, MS 40’lı yıllarda Hz. İsa’nın havarileri Antakya’ya gelip tanrının tek olduğunu anlatmaya çalıştıklarında onlara inananların başında bir marangoz (neccar) gelir. Neccar, Pagan inanışından vazgeçip onlara katılır. Ancak havarilerin yeni vaazları halkı öfkelendirir. Kral da havarileri hapse attırır. Bunun üzerine Antakya’ya yeni bir elçi, Şem’un Safa, gönderilir. Şem’un, mucizeleriyle kralı ikna eder ve arkadaşlarını kurtarır. Halk ise havarilere inanmamakta kararlıdır. Uğursuzluk getirdiklerini düşündükleri için onları taşlayarak öldürmeyi planlamaktadır. Habib-i Neccar öfkeli ahaliyi durdurmaya çalıştığı sırada öldürülür. Rivayet edilir ki kesilen başı, Habibi-i Neccar Dağı’nın tepesinden, şimdi türbesi ve mezarının bulunduğu yere kadar yuvarlanır. İşte tam o durduğu noktaya inşa edilmiştir.
Caminin kuzeydoğu köşesinde, yerin 4 metre altında Habib-Neccar’ın ve Şem’un Safa’nın, girişte ise Yuhanna ve Pavlos’un türbeleri bulunmaktadır. Etrafı medrese odaları ile çevrilidir.
Antakya’nın Ata Köprüsü yakınında bulunan, Memlük dönemi eseri olan Ulu Cami Antakya’nın en eski camisi olarak dikkat çekiyor.
Hatay’ın en güneyinde, bir yüzü Suriye’ye bir yüzü Kıbrıs’a bakan yeşillikler içerisinde yer alan Vakıflı Ermeni Köyü Ermenistan sınırları dışında yer alıp da tüm nüfusu Ermenilerden oluşan tek yerleşim birimi olma özelliği taşıyor.
Helenistik çağ kentlerinin tipik bir örneği olan Antakya Sokakları birbirini dik keser ve ızgara planına bağlı olarak yapılmış. Gezmesi çok keyifli.
Selçuklu dönemi yapılarından olan Meydan Hamamı ilgi çekici.
Antakya’da yöresel ürün ve el sanatlarından baharata kadar her türlü ihtiyaç maddesini bulunduran Uzun Çarşı Türkiye’nin en uzun çarşısı olma özelliğini taşıyor. Çok otantik ve görülmesi şart olan bir yer.
Mozaik koleksiyonu zenginliği yönünden dünyada ikinci, para koleksiyonu yönünden ise üçüncü sırada yer alan Hatay Arkeoloji Müzesi (Antakya Mozaik Müzesi) de ziyaret edilmeyi hak ediyor.
Antakya’ya 10 Km. uzaklıktaki Harbiye (Daphne) sonu Asi Nehri’ne kavuşan şelaleleriyle ünlü. Burada gün batımı manzaralı çok güzel restoranlar var. Benim favorim Kule Restoran.
Samandağı Çevlik köyünde deniz kenarında 300 hektarlık alana yayılan “Seleukeia pieria” antik kentinin en önemli kalıntılarından biri olan Beşikli Mağara tamamen kayaya oyulmuş bir mezar kompleksi. Krallar mezarı olarak da tanımlanıyor.
Habib-i Neccar Dağı’nın uzantısı olan Haç Dağının eteğinde yer alan St.Pierre Kilisesi 13 metre uzunluğunda, 9,5 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde doğal bir mağara. Hz. İsa’nın ölümünden sonra havarilerinden St. Pierre Antakya’ya gelerek (M.S.1.y.y.ilk yarısında) burada telkinlere başlamış. İsa’ya inananlara “Hıristiyan” adı ilk kez burada verilmiş. 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından burası Hıristiyanların Hac yeri olarak kabul edilmiş. Her yıl 29 Haziran’da St.Pierre günü kutlamaları yapılıyor.
Klasik bir Antakya mimarisi örneği olan Katolik Kilisesi Hristiyanlar için çok büyük önem taşıyor. İlk havarilerin buraya gelip yaşadıkları, Hıristiyanlar için Kudüs’ten sonra Antakya ve ardından Roma’nın geldiği söyleniyor.
Hızlıca Hatay Lezzetlerini Demek İçin:
Sabah Çayırcı Bakla ve Humus Salonu’nda bakla ve humusla kahvaltı edip, hemen akabinde Uzun Çarşı’da tahin helvalı ‘’Taş Kadayıf’’ tan yiyin sonra odun fırınından taze çıkan biberli ekmekten tadın üzerine Çınaraltı’ndaki Yusuf Usta’da bir künefe atın. Yöresel yemekleri tatmak için Sultan Sofrası’na uğrayın ve Antakya’nın meşhur tavuk döneri için Kebo’yu sakın unutmayın..
Yeme İçme
Mutfakları o kadar zengin, toprakları o kadar bereketli, sofraları o kadar göz doldurucu ki oturduğunuz her sofrada kendinizi sultan sofrasında oturuyor gibi hissediyorsunuz! Antakya’daki favori adresimin ismi de bu yüzden Sultan Sofrası herhalde. Her gün değişen bir yemek listeleri var, oraya ne zaman giderseniz farklı şeyler bulma imkanına sahipsiniz, bu da bu lokantayı dinamik tutan, insanları oraya bağlayan, ‘’Bugün ne yesem? Dur bir Sultan Sofrası’na bakayım neler var?’’ diyerek her daim aklınızda bulunan bir mekan.
Konak Antakya
Eski Antakya’nın dar sokaklarında tarihi bir konağın avlusunda yer alan Konak Antakya Hatay yemeklerinin iyi örneklerini bulabileceğiniz ve odun ateşinde pişen kebapları, tırnak pideleri, zahterli ekmekleri de tadabileceğiniz keyifli bir mekan. Huzur veren bir atmosferi var. Tertemiz ve şık bir yer.
Konak Beğendi, Lübnan cevizli, Humus gibi mezelerin yanı sıra Fettuş Salata, Çiğköfte ve Zahterli Ekmeği de mutlaka deneyin.
Ana yemeklerde buraya özgü Naneli Köfte ve elbette Antakya’nın olmazsa olmaz Kağıt Kebabı ve tatlılarda burada hem kaymakısı hem de peynirlisi yapılan künefe muhakkak yenmeli. Peynirli irmik helvası da muhteşemdir, aklınızda bulunsun..
Ali Mürdün’ün Yeri
Hatay’ın en iyi lokantalarından biri olarak bilinen Ali Mürdün’ün Yeri’nde Hatay’ın yerel lezzetlerini bulabilirsiniz. Tabelası bile bulunmayan sadece bilenlerin gittiği iki katlı bir mekan. Öğle servisiyle başlıyor, belirli bir limitte hazırlanan yemekler bittiğinde de dükkan kapanıyor. Alt katı mutfak üst katı lokanta olarak kullanılıyor. Yemek kalmayınca dükkandan geri çevriliyorsunuz gayet net. Ali Usta yemeği de servisi de hesabı toplama işini de kendisi bizzat yapıyor.
Gizli bilgi: Gözünün tutmadığını da lokantasına almıyor. Sanırım sadece yemeğinin değerini gerçekten bilenlere yedirmek istiyor.
Yemeklere gelince mevsimine göre yerel yemekler yapılıyor. Ekşi aşı çorbası, oruk, sarma, katıklı börek, aşur, cevizli biber, öcce, kuzu incik, çeşitli yöresel turşular gibi yiyecekler mevcut. Lezzeti de yerel halk tarafından da çok beğeniliyor. Bunu üstüne basa basa söyleme sebebim: Gözlemlediğim kadarıyla Hatay ahalisinin kolay kolay dışarıda yemek beğenmemeleri.. Onlar kendi evlerinde yaptıkları yemekleri beğeniyorlar en çok..
Güzelburç Tugay Kasabı
Hatay’a özgü yöresel ev yemeklerinin ve sulu yemeklerin yapıldığı yerlerden size bahsettim burası da daha çok Antakya’ya özgü et ve kebap çeşitlerini yapıldığı iyi bir restoran. Hatay’da kebap esasen kasap dükkanlarında yeniyor. Uzun Çarşı içindeki kasaplarda da ayrıca oturup kebap yemek için masalar var. Genel anlamda böyle bir gelenek var. Tugay Kasabı da adı üzerinde aslında bir kasap ve biraz daha modernize edilmiş ve popüler hake gelmiş bir kasap restoran. Temiz ve leziz bir yer.
Burada öğrendiğim şu oldu: Tepsi Kebabı Sulu, Kağıt Kebabı Kuru… Tek Fark Bu!
Güzelburç Tugay kasabının kebapları dışında lahmacunu, mezeleri, beytisi ve diğer et çeşitlerini de deneyebilirsiniz.
Sultan Sofrası
Sultan Sofrası mutlaka gitmeniz, yöresel lezzetleri denemeniz gereken bir nevi Antakya’daki bir eviniz. Ne de olsa Antakyalılar evlerinde bu yemekleri yapıyorlar. Tahinli, şerbetli çıtır çıtır bir kabak tatlıları var ki ciddi anlamda bağımlılık yaratır. Bu kabak kireçte yapılıyor, beyaz bir kabak sadece bu yörede yetişiyor. Onun için çıtır çıtır oluyor.
Ayrıca çok çeşitli yöresel lezzeti hepsinden azar azar tadarak öğrenme imkanınız olan bir yer. Bir şubeyi de Kurtuluş Caddesi’nde açmışlar. Sultan Sofrası Kahvaltı Evi adıyla sadece kahvaltı sunuyorlar.
Kahvaltıya gelirseniz yiyeceklerinizi soralıyorum: Külçe – cevizli biber ile beraber, Sarma içi, Yumurtalı Sarma İçi, Humus, Çökelek salatası, Zahter salatası, Zeytin Salatası, Toz zahter ve zeytinyağı, Kiremitte Kızarmış Ezme Peynir…
“Etli Yaprak Sarma’’ iddialı. En meşhur Antakya böreği olan ‘’Kaytaz Böreği’’; etin yağlı hamurla buluşturulmasıyla yapılan müthiş bir lezzet.
Antakyalılar’ın ‘’Oruk’’ dedikleri bizim bildiğimiz içli köfte komşusu Adana’da haşlama şeklinde yapılırken burada kızartılarak yapılıyor. Tek kelimeyle hastasıyım. Özellikle de yassı şekilde yapılan ‘’Sac Oruğu’’ favorimdir. Mutlaka tadılmalı!
‘’Aşur’’ buğday, nohut ve büyük parçalar halindeki dana etinin dövülerek macun haline getirilmesiyle yapılan, tereyağı, ceviz ve kimyonla taçlandırılan efsanevi bir lezzet. ‘’Ispanak Borani’’ ise anne tarafından hemşehrim olan İranlılar’ın yaptığı ‘’Aş’’ yemeğine benzeyen, damağıma çok yakın, oldukça da hafif ve sağlıklı bir lezzet. Kısaca anlatmak gerekirse; yoğurt çorbasının içinde ıspanak, nohut, tereyağ, et ve kırmızı biber olduğunu hayal edin. Bunun kabaklısına da ‘’Kabak Borani’’ deniyor. Yoğurt demişken esas bir ‘’Yoğurt Aşı’’ vardı ki, ciddi anlamda süper bir lezzet. Analı kızlı olarak da bildiğimiz içinde et, nohut ve minik oruk bulunan harika bir lezzet. Yeşil buğdaydan yapılan ‘’Firik Pilavı’’ beraberinde gelen ‘’Dana İncik’’ ile muhteşem uyum içinde.
Sveyka Restaurant
Neredeyse her akşam canlı müzik eşliğinde eğlenceli vakit geçirerek meyhane konseptinde yemek yiyebileceğiniz kaliteli ve şık bir restoran.
Künefe
Tüm tatlılar bir yana, Künefe bir yana. Hatay’da nerede yerseniz yiyin hepsi güzel bence. Kömür ateşinde yapılan, güzel bir mini şovla turistlerin önünde havaya atarak tersine çevrilen, minik dükkanıyla çok sevimli bir yer olan Çınaraltı Yusuf Usta’da künefe bence çok iyi. Ne kadar etkilendiğimi anlatamam. Şöyle de bir durum varmış genelde Antakyalılar künefeyi daha yumuşak severmiş o yüzden en eski mekan olan (1948) Ferah Künefe’yi veya Kral Künefeyi ve tercih ederlermiş. Bilemiyorum, ben öyle duydum..
Kule Restaurant
Yediğim her yemek çok iyiydi. Hele bir ‘’Peynirli İrmik Helvası’’ var ki, oraya ilk fırsatta geri dönüş sebebi…
Heryerde humus yedik elbette ama yine yediğim en iyi ‘’Humus’’ Kule Restoran’ınkiydi. Entekyeliler’in çok farklı şekilde yaptıkları ‘’Çiğ Köfte’’, muhteşem ‘’Ali Nazilk’’, mezelerin yanında 1 metre uzunluğunda gelen o enfes pide bile yeterdi.
Pöç Kasabı
Antakya’nın olmazsa olmazı, gidilmezse çok şeyin eksik kalacağı mekanı Pöç Kasabı! Tıka basa dolu halde gittik, o kadar tok karna hem ‘’Kağıt Kebabı’’ hem de ‘’Tepsi Kebabı’’ yedik. Kasabın hası bu Entekyeliler, zaten bu şehirde et kasaplarda yenirmiş’ baharatlarına, etin cinsine siz karar verir, keyfinize göre istediğinizi yaptırır afiyetle yemişsiniz. Pöç’ün sahibi Haydar Usta’nın oğlu Serkan Öter kendinizi bize teslim edin dedi, ettik! Tok kolay beğenmez, buna rağmen o tepsileri bildiğiniz tok karna 3 dakikada süpürdük, sildik. Beraberinde köpüklü köy ayranı da çok iyi gitti. Tepsi kebabıyla kağıt kebabının malzemesi aynı, ikisi de tepside yapılıyor, birinin altında yağlı kağıt var ve sos konmuyor, birinde kağıt yok ve sos konuyor, işte bütün mesele bu. Ama tadları çok da farklı oluyor. Mekan sahibi Haydar Usta’ya işin sırrını sordum. İlk sır lezzetli Antakya etimizdir dedi, ikincisi de genelde hayvanın en makbul ve en lezzetli yer olan kaburga kısmını kullandıklarını söyledi.
Harbiye de dürüm kebap da yiyebilirsiniz. “Ulaş” ve “Güneyler” gayet iyi yapıyorlar..
Hatay’da Karakılçık Üreten Bir Çiftliği Gezdik
Amik Ovası’nda Bir Vaha: Teofarm
Hatay’da kırsal hayatı, çiftlik hayatını insanların deneyimine sunan Teofarm’ı gezme fırsatımız oldu. Teofarm ağırlıklı olarak karakılçık buğdayı ve Hatay enginarı ekilen ve yetiştirilen bir çiftlik. Bir tarafında da kebbet, pomelo gibi az bulunan değerli meyvelerin ağaçları ve çeşitli turunçgiller yetiştiriliyor. Aynı zamanda bir tarım akademisi ve workshoplar yapılan bir atölye alanı bulunan güzel bir proje. Hatay’ın Toscana’sı olabilir bence..
Internet sitesinden de yöresel ürünlerin satışını yapıyorlar.
Youtube videosunu da yaptım. Daha detaylı görmek ve daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.
Hatay’dan Neler Alınır?
Acı Biber Salçası, Biber Salçası, Domates Salçası, Tuzlu Yoğurt, Sürk Peyniri (Baharatlı bir çökelek), Kabak tatlısı/Reçeli (Yöreye özgü beyaz kabaktan ve kireçte yapılıyor), Toz Zahter, Defne Sabunu, Kömbe (Kurabiye), Tel Kadayıf gibi ürünler.
Yöresel ürünleri Hatay’a gitmeye gerek kalmadan evinize online olarak sipariş edebileceginiz Neşeli Mutfak’ı da öneririm. Tarladan evinize sisteminde bir firma. Ürünleri başarılı. Öneririm. www.neselimutfak.com
Antakya anlatmakla bitmez, yaşanması gerek. Gitmeyen, görmeyen, tatmayan kalmasın. Çok farklı kültür ve dinden renkli bir yelpazeye sahip olan Antakya halkının ortak özelliği tertemiz, saf, iyi, hakkaniyetli, saygılı, sevgili, insan gibi insan olmaları. İç içe geçmiş bir mozaik gibiler, Türk, Arap, Ermeni, Kürt, Alevi… hepsi birbiriyle kardeş gibi. Dışardan geleni de hemen içlerine alıyorlar. Gerçekten insan onlar. Hatay’da edindiğimiz dostlarımız sayesinde yaşamları, kültürleri, alışkanlıkları hakkında pek çok şey öğrendik, en doğru yerlerde en doğru yemekleri yedik, içtik, eğlendik ve öğendik.
Antakyalı ailelerin bir huyu varmış, her hafta bir gün mutlaka ailecek dışarıda yemeğe çıkarlarmış. Tavuk yiyeceklerse Harbiye’yi, hava güzelse ve balık yiyeceklerse Samandağ’ı, et yiyeceklerse de Kuzeytepe ve Guzelburç’u tercih ederlermiş.
Hatay’da bizi gezdiren, gerekli lezzetleri yediren Çiğdem Kıral’a çok teşekkürler. Kendisi Hatay’ın en meşhur tavuk döneri ve en süper lezzeti Kebo’nun da sahibesidir ve aynı zamanda Hatay Kagid (Hatay Kadın Girişimciler Derneği) başkanıdır. #hataycografiisaretlerzirvesi için beni Hatay’a davet etti. Bu vesileyle sevdiğim şehre ikinci kez gelme fırsatım oldu. Nicelerine…